Emek

Hükümetin politikaları emekçilerin intiharını artırıyor!

Siyasetin bir insan bilimi olarak kabul edersek, toplumun genel psikolojik durumu mevcut hükümetlerin politikalarına göre değişim gösterir. Devletin genel olarak sınıfsal karakterinden ve ekonomik yapısına göre kültürel yapısı belirlendiği gibi var olan toplumsal psikolojide hükümetlerin politikalarına göre belirlenir. Kadın cinayetlerini fazlalığı, taciz-tecavüz olayları devletin yapısından kaynaklıdır. Bakıldığında bu tip olaylar özellikle kadınlara yönelik toplumsal şiddet, bu ekonomik biçimde var olan devletler de daha fazla görülmektedir.

Buna benzer bir şekilde toplumsal psikoloji de var olan hükümetlerin dönemlik politikalarına göre değişim göstermektedir. Artan cinayetler, yaşanan intihar olayları hükümetin politikalarından bağımsız bir şekilde cereyan etmez. 1979 yılında Güney Kore’de yapılan askeri darbesinin ardından toplumsal psikoloji var olan faşizmden fazlasıyla etkilenmiş ve Güney Kore tarihinde yaşanan en fazla cinayet ve intihar o dönemde görülmüştür. Güney Kore tarihinde yaşanan ilk seri cinayet vakası da bu dönemde yaşanmıştır. Hatta bununla ilgili dönemin faşist hükümetinin politikalarından kaynaklanan toplum psikolojisinin bu denli saldırgan bir karaktere büründüğünü anlatan Memories Of Murder (Salinui Chueok) isimli bir filmde çekilmiştir.

Ülkemizde yaşanan durumda, Güney Kore’den farksız bir durumda. Benzer bir filmde hal böyle iken çok rahat çekilebilir. Uzun süredir yaşadığımı OHAL durumu, devletin kolluk güçlerinin hunharca saldırması, yaşanılan ekonomik buhran, OHAL koşullarına bağlı olarak ülkedeki yaşayan bireylerin özgürlüklerinin elinden alınması ve özellikle ülkede kendini var edememe sorunu intihar olaylarının artmasına yol açtı. Son dönemde gündeme gelen doktor intiharlarının da sürekli olarak yaşanması bu sebeplerden ötürü. Aslında sadece yaşamlarına son veren doktorlar değil. Atanamayan öğretmenlerden tutalım da borçlarını ödemeyen memurlara, iş bulamayan işsizlere kadar yaşamak için umutlarını yitiren insan sayısı çok ciddi durumda.

 

Son dönemde yaşanan intihar istatistikleri

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ‘intihar istatistikleri’ verilerine göre, 2017 yılında ‘ölümle sonuçlanan intihar sayısı’ bir önceki yıla göre yüzde 1.3 artarak 3 bin 211 kişiye yükseldi. İntihar edenlerin yüzde 72.7’sini erkekler, yüzde 27.3’ünü ise kadınlar oluşturdu.

TÜİK’in ‘İntihar İstatistikleri’ni hazırlamaya başladığı 2012 yılında 3225 olan ölümle sonuçlanan intihar sayısı, 2013 yılında 3 bin 189 kişiye, 2014 yılında da 3 bin 169 kişiye geriledi. Her 100 bin nüfus başına intihar sayısını temsil eden ‘kaba intihar hızı’ 2012 yılındaki yüz binde 4.29 düzeyinden, 2013 yılında yüz binde 4.19’a, 2017 yılında da yüz binde 3.97 düzeyine geriledikten sonra, 2015 yılında yüz binde 4.11 olarak gerçekleşti. Diğer bir ifade ile 2015 yılında 100.000 kişiden 4’ü intihar etti.

Ülkenin ekonomik durumu ve var olan hükümetin faşizan yönetimi devam ettikçe belli ki ülkede ki genel mutsuzluk ve intihar oranları artmaya devam edecektir. Ülkede yaşayan insanların kendilerini var edememesi mutsuzluk için önemli bir neden. Bu var etme durumu hem yaşanan işsizlikten kaynaklı olarak nüksediyor. Çünkü sistem insanların kendilerini ifade edecek başka bir alan bırakmıyor, bir de iş bulamayan emekçiler kendi yaşamlarını sonlandırmak durumunda kalıyor.

Aynı zamanda yaşanan bu genel umutsuzluk ve faşizan politikalar, katliamlar, devletin bireylerin yaşamlarını sınırlandırması intihar olarak nüksediyor. Yukarıda ki bu istatistiklerin artması AKP hükümetini faşist baskılarına eşdeğer. Ülke deki yaşanan bu ekonomik krizin devam etmesi durumunda da intihar vakaları artması da yaşanmaya devam edecektir. (Bir Özgür Gelecek okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu